Anonim Şirketlerde Ortaklık Haklarının ve Ortaklık Paylarının İncelenmesi Ve Denkleştirme Akçesinin Tespiti

son güncelleme Mayıs 13, 2025 by Av. Hazal Kayapınar

GİRİŞ

Anonim şirketler, değer maksimizasyonlarını gerçekleştirmek amacıyla, birleşme, bölünme ve tür değiştirme gibi yapısal değişiklik yoluna gidebilmektedir. Şirketlerin yapısal değişiklik işlemlerini gerçekleştirmesi, ortaklarının ortaklık paylarına ve ortaklık haklarına zarar gelmesi gibi olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Ticari hayatta, yapısal değişiklik işlemlerinin, çoğunluk tarafın bir ortağın ortak konumunu devam ettirtmemesine yani ortaklıktan çıkartılmasına veya ortaklık haklarının zarara uğratılmasına araç olarak kullanıldığı görülmektedir.

Çalışmamızın konusu olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 191. madde düzenlemesi, ortaklık payları ve ortaklık hakları ihlal edilen veya ayrılma karşılığı uygun belirlenmeyen her ortağa ortaklık haklarının ve ortaklık paylarının incelenmesi davası açma hakkı tanımaktadır. Ortaklık payları ve ortaklık haklarının incelenmesi davasının temeli ‘’ ortaklık paylarının ve haklarının sürekliliği’’ ilkesine dayanmaktadır. Bu kapsamda çalışmamızın ilk bölümünde öncelikle, davanın içeriğine ilişkin kavramlar olan; ortaklık payı ve ortaklık hakkı kavramları incelenecek, daha sonra davanın temelini oluşturan, ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının sürekliliği ilkesi açıklanacaktır.

Çalışmamızın ikinci bölümünde ise, ortaklık payları ve ortaklık haklarının incelenmesi davasının konusu, dava şartları, taraf sıfatları, talep sonucu, dava giderleri ve öğretide tartışmalı konulardan biri olan davanın hukuki niteliği incelenecektir.

I.                   Anonim Şirketlerdeki Yapısal Değişiklikler Kapsamında Ortaklık Payları ve Ortaklık Hakları

1)      Anonim Şirketlerde Ortaklık Payı Kavramı ve Unsurları

Pay kavramının tanımı, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer almadığı gibi, yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nunda da yer almamaktadır. Anonim şirket sistemi içerisinde “pay” kavramı, adi şirket ve diğer sermaye şirketleri (limited, kolektif, komandit ve kooperatif)’den farklı bir anlam ifade etmektedir[1]. Bu farklılığın temelinde de, özellikle anonim şirket hukukunda pay kavramına tanınan ve farklı özellikler taşıyan unsurlar yatmaktadır. Doktrinde, anonim şirketlerde pay; pay sahipliği haklarının ve borçlarının kaynağı olan, kuruluşta şirketin, sermaye artırımında, artırım kararının tescil edilmesiyle doğan, sermayenin kural olarak serbestçe devredilebilen itibari değeri haiz bağımsız birimi olarak tanımlanmaktadır[2]. Bu tanıma göre pay kavramı temelinde; payın, esas sermayenin bir parçası olması, payın pay sahipliği mevkiini göstermesi ve pay sahipliği haklarını ve borçlarını içermesi şeklinde üç unsuru barındırmaktadır[3].

A)    Ortaklık Payı Kavramının Unsurları

a)      Esas Sermaye Sisteminin Parçası Olması

Ortaklık esas sermayesinin, belirli sayıda birim değere bölünmüş olan bir parçası en temel haliyle anonim şirketlerde ‘’pay’’ ı ifade etmektedir[4]. Bu açıdan bakıldığında pay, kuruluştaki esas sermayenin bölünmesi suretiyle, ortaya çıkan birim değere bölünmüş parçası anlamını taşımaktadır[5]. Anonim şirketler kurulurken yasa gereği belirtilen miktarda sermaye ile hayata geçmek zorundadır. Kuruluştaki bu miktar zaman içinde değişen şartlar kapsamında arttırılabileceği gibi azaltılması da mümkündür. Anonim şirketin kısaca, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş şirket olarak tanımlandığı göz önüne alındığında, pay kavramı da şirket esas sermayenin bölünmesi ile oluşan birim anlamına gelmektedir. Anonim şirketler açısından pay sahipliği, kuruluşta esas sözleşmenin veya sermaye artırımında artırılan sermayenin ticaret siciline tescil edilmesiyle doğmaktadır[6].

Anonim şirkette her bir ortaklık payının, esas sermayenin bölünmesi ile orantılı bir nominal değeri ve bir de gerçek değeri bulunmaktadır[7]. Nominal değer sermayenin belirli bir sayıya bölünmesi sonucunda ortaya çıkan değerdir. Bu şekilde bakıldığında, 100.000 TL olan şirket esas sermayesinin, 100.000 adet birim değere yani eşit paya bölünmesiyle, her biri 1 TL (nominal) değerinde olan paylar elde edilecektir. Şirket esas sermayesi farklı pay gruplarına da ayrılabilmektedir.  Ancak her halde, pay grupları içerisindeki her bir payın değeri birbirine eşit olmalıdır[8]. Payın gerçek değeri, nominal değeri aşabileceği gibi, bu değerden daha düşük seviyede de olabilir; fakat yine de payların itibari değeri ile sayısının çarpımı esas sermaye tutarını vermelidir[9].

b)      Payın Pay Sahipliği Mevkiini Göstermesi

Anonim şirket, ortaklığın malvarlığının, hissedarlara değil, esas itibariyle şirket tüzel kişiliğine ait olduğu katı bir sermaye şirketidir. Anonim şirkete yatırımcı olarak birden çok kişinin katılabilmesi, ortaklık sıfatının, pay sahiplerinin bireysel becerilerine ve kişiliklerine bağlı olmamasını gerektirir[10]. Pay sahipliği mevkii bakımından pay; anonim şirketin bir sermaye şirketi olması hasebiyle, şirkete ortak olan kişilerin özelliklerinden bağımsız bir mevkii olarak, pay sahipliğinin ve bunun sonucu olan hak ve borçların paya bağlı olmasını ifade eder[11].Her pay, sahibine o paya tanınmış olan haklardan, yani pay sahibi haklarından yararlanma imkânı tanınmaktadır. Bununla birlikte ortaklık hakkına sahip olmak, aynı zamanda şirkete karşı borçlardan da sorumlu olmayı ifade etmektedir[12].

Kural olarak anonim şirkette ortak, sadece ortaklık sıfatını kazanmak adına şirkete taahhüt ettiği pay bedelinden dolayı sorumludur. Bu sebeple anonim ortaklıklarda tüm hak ve borçlar paya bağlıdır ve bu hak ve borçlara sahip olmak pay sahibi sıfatına sahip olmayı gerektirir[13]. Bu sebeple pay ayrıca, anonim ortaklık pay sahipliği sıfatı kazanılmasının, pay sahibine tanıdığı haklar ile beraber de değerlendirilmelidir. Başka bir deyişle, pay, pay sahibinin anonim şirketteki hukuki ilişkisinin, haklarının ve borçlarının tümünü ifade etmektedir. Bu bakımdan pay sahipliği aslında, pay sahibinin şahsından soyut bir “mevki” ifadesidir[14]. Hakkın özünü pay belirlemekte ve hakkın sahibi olunabilmesi için pay sahipliği sıfatının kazanılması gerekmektedir. Pay sahipliğinden doğan hak ve borçlar ‘’pay’’ a bağlı olduğundan, pay sahibi değişse bile mevkii sabit kalır; ilgili payı alan pay sahipliği mevkiine gelir[15]. Bu bakımdan, her pay bağımsız üyelik hakkı tesis eder ve kim daha çok pay iktisap ederse, o kadar çok üyelik sıfatına ve ortaklık hakkına sahip olur.

c)      Pay Sahipliği Haklarının ve Borçlarının İçeriğinin Göstermesi

Tescil sonucunda pay sahipliği ile beraber hak sahipliği de doğmaktadır. Payın hukuken doğması için onun senede bağlanmış olması durumu zorunluluk arz etmemektedir. Ancak, pay sahipliği ile beraber doğan hak, hak sahipliğinin en yalın halini oluşturmakta olup, bu hakkın pay senedine bağlanması söz konusu hakkın devir ve dolaşımını kolaylaştırmaktadır. Yukarıda arz edildiği üzere paya bağlı haklar ve borçlar şirketin kurulması veya sermaye artırımının tescili ile doğacağından ayrıca pay senedi çıkarılmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Sadece hamile yazılı paylar bu durumun istisnasını oluşturmaktadır[16]. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda da anonim şirketlerin pay senedi çıkarmasını zorunlu kılan bir düzenleme bulunmamaktaydı ancak, yeni kanunda bu boşluk doldurularak TTK’nun 486. maddesi gereği hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılması hususunda bir zorunluluk getirilmiştir[17]. Bu şekilde şirkette pay sahibi olanlar aynı zamanda hisse senedine de sahip olmaktadırlar. Bu durum ayrıca anonim şirkete gerek ortaklığın ispatı gerekse pay sahibi olmanın getirdiği hakların niteliği ve kapsamının belirlenmesi açısından da kolaylık sağlamaktadır.

Hamiline yazılı pay senetleri dışında, Türk Ticaret Kanunun m.486. maddesinin 3. fıkrası ayrıca nama yazılı pay senedi bastırılmasına ilişkin hükümleri de düzenlenmektedir. Bu madde hükmüne göre, azlık istemde bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır. Madde gerekçesi incelendiğinde bu durumun yukarıda bahsi geçen hak sahipliğinin ispatı ve devir olanaklarının sınırlandırılmaması açısından, özellikle kapalı anonim şirketlerde önem arz ettiği görülmektedir[18].

B)    Denkleştirme Akçesinin Tespiti Davasında Ortaklık Payı Kavramı

2)      Anonim Şirketlerde Ortaklık Hakları

Anonim şirket, Türk Ticaret Kanunu’nun 329. maddesinin ilk fıkrasında tanımlandığı üzere, sermayesi belirli paylara bölünmüş ve borçlarından dolayı da yalnızca malvarlığı ile sorumlu olan bir sermaye şirketidir. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere, anonim şirketler bakımından belirleyici esas unsur, sermayenin paylara bölünmüş ve bu paylar üzerinde de ortaklara mülkiyet hakkı kazandırılmış olmasıdır. Dolayısıyla anonim şirketler, ortaklık haklarının doğumunun payın oluşumuna bağlı olduğu, diğer bir ifadeyle payın doğumu ile ortaklık hakkının hayat bulduğu bir organizasyon olarak karşımıza çıkmaktadır. Ortaklık hakları denildiğinde, anonim şirket pay sahibinin, sahip olduğu pay ya da payların toplamı oranında kendisine tanınan idari ve mali nitelikteki hakların bütünü anlaşılacak olup; oy hakkı, kâr payı hakkı, katılma hakkı gibi hakların tümü ortaklık hakları kategorisi içinde yer alan haklardır[19]. Bu hakların temelinde de yukarıda da belirtildiği üzere pay kavramı yer almaktadır.

Ortaklık haklarından, payın mülkiyetini iktisap eden pay sahipleri yararlanabileceği gibi, pay sahipleri dışında pay üzerinde hakları olan üçüncü kişilerin de yararlanabilmesi mümkündür. Zira ortaklık hakları, pay ile doğrudan ilintili olmakla birlikte, söz konusu hakların kullanılması için mutlaka payın maliki olmaya gerek bulunmamaktadır[20]. Ortaklık hakları literatürde çeşitli başlıklar altında kategorize edilmiştir. Genel olarak belirtmek gerekirse bu haklar, konusuna göre ayrımın yapıldığı malvarlığına ilişkin haklar, katılma hakları, aydınlatıcı haklar ve koruyucu haklar; niteliğine göre ayrımın yapıldığı, müktesep haklar, vazgeçilemeyen haklar; imtiyazlı paydan doğan pay sahipliği hakları ile kanundan veya esas sözleşmeden doğan haklardır.

Anonim şirketlerde yapısal değişikliklerde, pay sahibi açısından en önemli konu, pay sahibinin ortağı olduğu şirketteki mevcut haklarının, yeni şirkette devam edip etmeyeceği meselesidir. Şirket birleşmelerinde, pay sahipliğinin devamı ilkesi çerçevesinde devreden şirket pay sahibinin mevcut haklarının TTK m. 140/I maddesinde de öngörüldüğü üzere devralan veya yeni kurulan şirkette korunması zorunludur. Pay sahibi, ortaklığın kârından pay alma veya oy hakkına ilişkin imtiyaz hakkı bulunuyorsa, bu haklarının devralan veya yeni kurulan şirkette de devam etmesini TTK’nun 140. Maddesi kapsamında talep edebilecektir. Hak kendisine doğrudan sağlanamamış olsa da payı ile orantılı uygun bir karşılığın kendisine verilmesini isteyebilecektir. Aksi durumda birleşme sonucunda ortaklık hakları korunmayan pay sahibinin TTK 191/I çerçevesinde uygun bir denkleştirme akçesini talep etme hakkı bulunmaktadır.

Şirket bölünmelerinde ise, ‘’Şirket paylarının ve haklarının korunması’’ başlıklı TTK’nun 161. maddesinin 1. fıkrası, tam ve kısmi bölünmede şirket payları ve haklarının 140. Madde uyarınca korunacağına hükmetmiştir.

3)      Ortaklık Haklarının ve Ortaklık Paylarının Devamlılığı İlkesi

TTK’nun 140. maddesi ile, birleşmede ortaklık payları ve bunların korunması düzenlenerek, devrolunan şirketin ortaklarının, mevcut ortaklık paylarını ve haklarını karşılayacak değerde, devralan şirketin payları ve hakları üzerinde istemde bulunma hakları olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme birleşmede ortaklık haklarının ve ortaklık paylarının devamlılığı ilkesinin bir neticesi olarak karşımıza çıkmaktadır. TTK’nun 136. maddesi de, birleşmenin devrolunan şirketin malvarlığı karşılığında, bir değişim oranına göre devrolunan şirket ortaklarının, devralan şirketteki payları doğrudan iktisap edebilmesi düzenlenmiştir. Ortaklık haklarının ve ortaklık paylarının devamlılığı ilkesi, devrolunan şirketin birleşme ile tasfiyesiz olarak devralan şirkete geçmesinin doğal bir sonucudur[21]. Ortakların bu hakkı hesaplanırken birleşmeye katılan şirketlerin malvarlıklarının değeri, oy haklarının dağılımı ve paylardan doğan haklar dışında, ortağın imtiyazlı paylardan kaynaklanan hakları, veto hakları, intifa senetlerinden kaynaklanan oysuz paylarından kaynaklanan hakları gibi önem taşıyan tüm hususlar dikkate alınarak bir değişim oranı hesaplanmalıdır[22]. Bu nedenle hem devrolunan hem de devralan şirketteki ortakların statülerinin ve haklarının açıkça tespit edilmesi gereklidir.

TTK m. 140 gereğince devrolunan şirketin ortaklarının mevcut ortaklık paylarını ve haklarını karşılayacak değerde, devredilen malvarlığının karşılığı olarak devralan şirketin payları ve hakları üzerinde istemde bulunma hakkı vardır. Bu istem hakkı, devralan şirkette, malvarlıklarının değerlerini ortaya çıkaracak şekilde düzenlenen bilançolar yoluyla tespit edilecek değişim ölçüsüne göre belirlenir. Bu nedenle ortaklık haklarının devamlılığı ilkesi, devralan ile devrolunan şirketlerin malvarlıksal büyüklüğünden doğan, mutlak olmayan eşitlikle tanımlanır. Eşitlik, büyüklüklerin oranlanmasına göre bulunmuş ve anlaşılmış bir değerdir. Bu eşitlik, hükümdeki “karşılayacak değerde” ibaresiyle açıklanmıştır. Eşitlik sadece parasal olarak değil haklara ilişkin eşitlik bakımından da söz konusudur[23].Bu ilke sayesinde, devrolunan şirketin ortaklarının ortaklık hak ve payları, belirlenecek olan değişim oranına göre devralan şirket pay ve hakları üzerinde kendiliğinden devam edecektir[24].Ayrıca, TTK m.140/2’ye göre, ortaklık paylarının değişim oranları belirlenirken, devrolunan şirket ortaklarına tahsis olunan ortaklık paylarının gerçek değerlerinin onda birini aşmaması koşuluyla bir denkleştirme ödemesi öngörülebilecek ve bu ödemeyi alan ortakların ortaklık sıfatı, denkleştirme oranında devam etmeyecektir[25].

Bölünme, Türk Ticaret Kanunu’nun 159 ila 179. maddeleri arasında düzenlenmiştir. TTK, bölünmede şirket payları ve haklarının korunması hususunda, birleşmeye ilişkin m. 140’a atıf yapar. Kanun’un 161. Maddesinin ilk fıkrası, kısmi ve tam bölünmede şirket paylarının ve haklarının 140. Madde uyarınca korunacağını düzenlemiştir. Bu madde uyarınca, şirket paylarının devamlılığı ilkesi gözetilir. Bölünen şirket ortaklarının, bölünmeden sonra ortaya çıkan şirket yapısı içinde de, mevcut pay sahipliği haklarının karşılanması gerekir. Bu kapsamda, bölünen şirketlerin malvarlıksal değeri ve oy haklarının dağılımı gibi önemli hususlar dikkate alınır.TTK m.140 kapsamında, pay sahiplerinin paylarının değişim oranları saptanırken, pay sahiplerine denkleştirme akçesi ödenmesi öngörülebilir. Denkleştirme akçesi, malvarlıklarının değerlendirilmesinde oluşan küsuratların atılması amacını taşımakta olup, bölünmenin kolaylaştırılmasına hizmet eden bir araçtır. Yeni TTK m. 140/2 uyarınca, bölünen şirket ortaklarına tahsis edilecek payların gerçek değerinin onda birini aşamaz. Tür değiştirme işleminde de, TTK’nun 183. Maddesi ile ortakların şirket paylarının ve haklarının korunacağı hüküm altına alınmıştır

Pay sahipliğinin devamı ilkesi uyarınca, devrolunan ortaklığın ortaklarına, devredilen malvarlığı karşılığında ve usulüne göre belirlenmiş bir değişim oranına göre devralan ortaklıkta pay verilmesi zorunludur[26]. Bu ilkenin en önemli istisnası[27], 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 141. maddesinde “ayrılma akçesi” başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre ayrılma akçesi ile birleşmeye katılmak istemeyen ortaklara bir alternatif sunulmasının yanı sıra bazı ortaklar bakımından sadece ayrılma akçesinin öngörülerek ortaklıktan çıkarılması mümkün kılınmıştır.

Ortaklık haklarının devamlılığı ilkesinin hukuka uygun yerine getirilip getirilmediği ve ortak şirketten ayrılmışsa, ayrılma akçesinin uygunluğunun denetlenmesi amacıyla, TTK m. 191. maddede denkleştirme davası düzenlenmiştir.

II.                Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi (Denkleştirme) Davası

1)      Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi Davasının Konusu

Türk Ticaret Kanunu’nun 191. Maddesinde düzenlenen ortaklık payları ve ortaklık haklarının incelenmesi davası (denkleştirme akçesinin tespiti davası), ilk kez 6102 Sayılı kanunla düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde birleşme, bölünme veya tür değiştirmenin, çoğunluk tarafından ortağın ortak konumunu devam ettirmemesi, yani ortaklıktan çıkarılması veya ortaklığının ya da ortaklık haklarının zarara uğratılmasının aracı olarak kullanılabileceği ve bu şekilde ortakların haksızlığa, dolayısıyla zarara uğrayabileceği belirtilmiştir[28]. Dava kapsamında, anonim şirketteki yapısal değişiklik sonucunda, ortaklık payları ve ortaklık hakları ihlal edilen veya ayrılma karşılığı uygun belirlenmeyen her ortak, bu ihlâlin karşılığı olarak belli miktarda denkleştirme akçesinin saptanmasını isteyebilecektir. Başka bir ifadeyle bu dava, ortaklık yapısında mevcut olan ortaklık paylarının ve haklarının, yeni ortaklıkta içerik ve kapsam itibariyle aynen devam edip etmediğinin incelenmesi, devam etmiyor ise devamının sağlanmasına yönelik olarak her ortak tarafından açılabilecek bir davadır.

Ortaklık payları ve ortaklık haklarının incelenmesi davasının temeli ‘’ortaklık paylarının ve haklarının sürekliliği’’ ilkesine dayanmaktadır. Hukuk süjelerinin, birleşme, bölünme ve tür değiştirme işlemlerinde TTK m.140, 161 ve 183 hükümlerine uygun şekilde, ortaklık payının devamlılığı ilkesi gözetilerek işlem yapma zorunluluğu vardır[29].  Bu kapsamda, yalnızca TTK m. 141 hükmü, birleşmede ortaklık haklarının devamlılığı ilkesine bir istisna getirerek ortaklık paylarının gerçek değerlerine uygun olacak şekilde ortaklığı devam etmeyecek olanlar için ‘’ayrılma akçesi’’ öngörmüştür. Aksi durumda ise, yine TTK m. 191/1 kapsamında, mahkemeden denkleştirme akçesi talep edebileceği hükme bağlanmıştır. Yapısal değişiklik işlemleri neticesinde, ortaklar hem ortaklık mevkilerinin hem de paydan doğan ortaklık haklarının hiç veya gereği gibi korunmaması halinde, haklarını denkleştirme davasına konu edebilecektir[30].

İnceleme davası yoluyla, ortaklık pay ve hakları ile ayrılma akçesinin ticaret mahkemesi tarafından denetlenmesi sağlanmaktadır. Davanın ortaklığı sürdürme hakkının, ortaklık haklarının ve ayrılma karşılığının denetlenmesi şeklinde anlaşılması gerektiğinden aynı zamanda bir yeniden yapılandırma davası olduğu kanun gerekçesinde ve doktrinde belirtilmiştir[31]. Denkleştirme davası kapsamında davanın konusu, yapısal değişiklikler esnasında, esas alınan değerleme yöntemleri ve belirlenmiş olan değişim oranlarının adil olup olmadığının incelenmesi, bazı payların veya ortaklık haklarının dikkate alınmamış olması halinde bu sonucun tespiti ile olması gereken karşılığın, yani uygun bir denkleştirme akçesinin belirlenmesi yoluyla, kanunla korunan haklara yönelik aykırılığın giderilmesidir[32]. Davacı ortak, bu davada herhangi bir zarar karşılanmasını değil, uygun bir denkleştirme akçesi saptanmasını isteyecektir. Ortaya bir zarar çıkmışsa bu zararın karşılanması, TTK’nun 193’üncü ve 549’uncu maddelerine göre sorumluluk davası yoluyla istenebilir. İnceleme davasında mahkeme tarafından bir zarar hesaplaması yapılmayacak, birleşme sözleşmesi incelenerek olması gereken denkleştirme akçesinin ödenmesine karar verilecektir. Mahkeme, ortaklık pay ve haklarının gereği gibi korunmadığı hallerde, ortaklık pay ve haklarının yeniden düzenlenmesine değil, sadece uygun bir denkleştirme akçesine karar verebilecektir. Dolayısıyla, doktrinde tam bir görüş birliği bulunmasa da, bu davanın konusunu, TTK’nun 192. maddesi ile düzenlenen özel iptal davası gibi yapısal değişiklik işlemini geçmişe dönük şekilde ortadan kaldırmanın oluşturmayacağı açıktır. Yine ayrıca, TTK’nun 191. Maddesinin 4. Fıkrasında da açıkça zikredildiği üzere denkleştirme davası birleşme bölünme ve tür değiştirme kararının geçerliliğini de etkilemeyecektir.

2)      Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi Davasının Dava Şartları

A)    Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi davası bakımından görevli mahkeme genel kuralın yanı sıra, TTK m. 191/I’deki özel düzenlemeye göre asliye ticaret mahkemesidir. Ticaret kanununda özel olarak düzenlenmiş olmasından ötürü denkleştirme davasını açacak olan davacıların dilekçelerini asliye ticaret mahkemesine sunmaları gerekmektedir.

Yetkili mahkeme, bir davanın görüleceği mahkemenin hangi yer mahkemesi olacağıyla ilgilidir. Diğer bir ifadeyle yetki, bir davaya hangi yerdeki görevli hukuk mahkemesi tarafından bakılacağını belirler[33]. TTK m. 191, birleşme, bölünme veya tür değiştirme işlemlerine katılan şirketlerden birinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılacağını belirtmek suretiyle yetkili mahkemeyi de düzenlemiştir. Ancak, yapısal değişiklik işlemi sonucunda, yapısal değişikliğe giden şirket veya şirketlerin tüzel kişiliğinin sona ermesi durumunda yetkili mahkeme, yapısal değişiklik işlemi sonucu ortaya çıkan şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olacaktır[34].

B)    Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi Davasında Süreler

Dava şartları bakımından önem arz eden bir diğer husus ise, denkleştirme davasının hangi süre içerisinde açılacağının belirlenmesidir. TTK’nun 191. Maddesinin 1.fıkrası ile, birleşme, bölünme veya tür değiştirme kararının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilânından itibaren iki ay içinde davanın açılması gerektiği düzenlenmiştir. Bu sürenin kısa oluşu, hukuk güvenliği açısından gerekli görülmektedir[35].

3)      Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi Davasında Taraf Sıfatları

A)    Davacı Taraf Sıfatı

Ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi davasında dava açabilme hakkı, yapısal değişiklik öncesinde şirkete ortak olanlara tanınmıştır[36]. Bu davada davacı sıfatı, ortaklık hak ve payları yeterince korunmamış veya ihlal edilmiş yapısal değişiklik öncesi ortaklık sıfatı bulunanlara aittir[37]. TTK m. 191’de denkleştirme davasını her ortağın açabileceği belirtilmekle beraber, bu ifadede kastedilen ortakların, devrolunan şirketin ortakları mı devralan şirketin ortakları mı olduğu açık değildir. Ancak birleşme ve bölünme sırasında ortaklık pay ve haklarının devamlılığı esasen devrolunan şirketin ortaklarına yönelik olduğundan davayı devrolunan şirketin ortaklarının açabileceği net bir şekilde söylenebilecektir[38]. Ortaklık pay ve haklarının devamlılığının ihlali, aynı zamanda birleşmede devralan şirketin ortaklarının haklarının da ihlaline neden olabilmektedir. Bu sebeple, devralan şirketin ortaklarının da denkleştirme davası açmasına herhangi bir engel bulunmamaktadır. Bununla birlikte, birleşme işleminde, ortaklık paylarının değişim oranları tespit edilirken, devrolunan şirketin ortaklarına tahsis olunan ortaklık paylarının gerçek değerlerinin onda birini aşmaması koşuluyla, bir denkleştirme akçesi ödenmesi öngörülmesi halinde de TTK m.140/2 ile düzenlenen denkleştirme ödemesinin uygun belirlenmemesi durumunda da, hakları ihlal edilen pay sahipleri bu davada davacı olabileceklerdir[39].

İntifa senedi sahiplerinin TTK m.191 kapsamında ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi davası açıp açamayacağına yönelik ise herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bilindiği üzere TTK m. 502 gereği intifa senetlerinin, anonim şirketlerde esas sözleşme veya esas sözleşme değişikliği ile genel kurul tarafından çıkarılmasına karar verilmekte olup, menkul kıymet niteliğine haiz olmalarına rağmen sahibine pay sahipliği hakkı tanımamaktadır[40]. Dolayısıyla intifa senetleri, sahiplerine pay sahiplerine ait yönetme hakları içinde yer alan oy kullanma, iptal davası açabilme, organları seçebilme hakkı tanınmamaktadır[41].

Her ne kadar, TTK m. 140/5 hükmü[42] ile intifa senedi sahiplerine bir koruma sağlamışsa da bu koruma intifa senedi sahiplerinin malvarlıksal haklarına yöneliktir. İntifa senedi sahiplerinin pay sahipliği statüsü bulunmadığından denkleştirme davası açmaları da söz konusu olmayacaktır[43]. TTK m. 191’de düzenlenen denkleştirme davası, bizzat pay sahiplerinin birleşme sonrası ortak olmalarının sağladığı ortaklık payı ve ortaklık haklarını korumaya yönelik bir davadır. Bununla birlikte, davanın düzenlendiği TTK m.191’de, 140. ve 183. maddelerde olduğu şekilde intifa senedi sahiplerine yönelik kapsayıcı ve özel bir hüküm de bulunmadığından bu sonuca da açıkça varılabilecektir[44]. Kanaatimizce, maddenin açık ifadesinden yola çıkılarak, intifa senedi sahiplerinin TTK m.191 kapsamında ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi davası açma hakkının bulunmadığı kabul edilmelidir[45].

Kanunda açık bir ayrıma gidilmediğinden, denkleştirme akçesinin tespiti davası açacak olan ortağın birleşme, bölünme veya tür değiştirme kararına olumlu oy kullanıp kullanmamasının da bir önemi bulunmamaktadır. Ortak yapısal değişiklik işlemine verdiği oydan bağımsız şekilde söz konusu davayı açabilecektir[46].

B)    Davalı Taraf Sıfatı

TTK’nun 191. Maddesinin 1. fıkrasının hükmünde, davalı sıfatının kime ait olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Davanın, yapısal değişiklik işlemlerine katılan şirketlerden birinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılabileceği hükmünden hareketle, hem eski hem de yapısal değişiklik sonucu oluşan yeni şirketlere karşı dava açılabileceği sonucu ortaya çıkacağı düşünülebilir. Ancak, davalının yapısal değişiklik neticesinde ortaya çıkacak yeni şirket veya şirketler olacağı sonucuna varılmalıdır[47]. Zira, kimi ihtimallerde yapısal değişikliğe giden şirketin tüzel kişiliği sona ermektedir. Bu kapsamda davalı tarafın belirlenmesinde, yapı değişikliğinin türüne göre de bir değerlendirme yapılması gerekmekte olup, somut olayın özelliklerine göre hareket edilmelidir. Örneğin, kısmi bölünmeyle tamamen infisah etmemiş bölünen ortaklık da, açılan davaya davalı olarak dahil edilebilecektir[48].

4)      Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi Davasında Talep Sonucu

Ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi davasında, davanın niteliğiyle doğrudan ilişkisi olduğundan, öğretide üzerinde en çok tartışılan hususlardan bir diğeri de, davanın talep sonucunun ne olacağıdır. Bu kapsamda, davayı açan tarafın, mahkemeden yapısal değişiklik işlemine, müdahale talebinde bulunmasının, mümkün olup olmadığı hususu gündeme gelmektedir.

Bu kapsamda öğretideki ilk görüş, TTK m.191 kapsamında ortaklık payları ve ortaklık haklarının tahsis şekillerine müdahale edilerek yeni bir hukuki durum yaratılmasının mümkün olmayacağı, bu dava kapsamında sadece denkleştirme akçesinin ödenmesinin istenebileceği ve başkaca bir hususa karar verilmesinin söz konusu olmadığı yönündedir[49].

Öğretideki ikinci görüş ise, yapısal değişiklik işlemine ilişkin sözleşme veya planının (birleşme için; TTK m.146, bölünme için; TTK m.167, tür değiştirme için; TTK m.185) içeriğine müdahale edilerek, değişim oranlarının veya ayrılma karşılığını belirleyen hükümlerin, payların ve hakların değerlerinin ile adetlerinin değiştirilerek düzenlenmesinin TTK m. 191 kapsamında dava edilebileceğini savunmaktadır[50]. Bu görüş doğrultusunda, mahkemece müdahale edilmek suretiyle yapısal değişiklik işlemine ilişkin sözleşme veya planında yer alan paylar, haklar değiştirilebilecek, yeni değişim oranları, denkleştirme tutarı ve ayrılma akçesi yeniden düzenlenebilecektir[51].

Kanaatimizce, mahkemece, yapısal değişiklik işlemlerine ilişkin değerlemelerin pay sahipliği ve ortaklık haklarının adil ve uygun düzenlenmediği sonucuna varılsa bile, TTK m.191 kapsamında açılan bu dava ile, mahkeme tarafından yapısal değişiklik işlemlerine ilişkin bir müdahalede bulunulamayacağı ve yeniden düzenlenmesine karar verilemeyeceği görüşündeyiz. Zira, TTK’nun 191. Maddesi ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının gereğince korunmadığı veya ayrılma karşılığının uygun belirlenmediği durumlarda, uygun bir denkleştirme akçesinin saptanmasını düzenlemekte olup, söz konusu maddede mahkemenin, hakları ihlal edilen pay sahibinin mağduriyetini gidermesi bakımından yapısal değişiklik işlemine müdahalesine yer verilmemiştir.

5)      Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi Davasında Dava Giderleri

TTK m. 191/III hükmünün ilk cümlesinde davanın giderleri devralan şirkete ait olduğu belirtilmiş ve ancak özel durumların haklı göstermesi hâlinde, mahkemenin dava giderlerini kısmen veya tamamen davacıya yükletilebileceği düzenlenmiştir. ‘’Devralan ortaklık’’ kavramı; birleşmede devralan, kısmi bölünmede bölünme sonucu meydana gelen, tam bölünmede ise bölünme dolayısıyla teşekkül eden ortaklıktır[52]. Bu şekilde bir düzenleme ile, davanın devralan ortaklıktaki yanlışlığın düzeltilmesi sebebiyle açılmış olmasıyla, ortakların davanın masraflarını karşılayamama endişesiyle dava açmaktan vazgeçmesinin önüne geçilmesinin amaçlanmıştır[53]. Diğer taraftan, madde hükmü özel durumların haklı göstermesi halinde mahkeme giderlerinin kısmen veya tamamen davacıya hükmedilebileceğini de düzenleyerek, pay sahibi tarafından kötü niyetle, haksız veya dayanaksız dava açılmasının teşvik edilmesinin önüne geçmeyi amaçlamıştır[54].

6)      Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi (Denkleştirme) Davasının Hukuki Niteliği

Ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi davasının talep ve sonuç kısmıyla doğrudan bağlantılı olan bir konu ise davanın hukuki niteliğidir. Medeni usul hukuku bağlamında davalar, bazen kanun tarafından bazen de uygulama sebebi ile farklı şekillerde isimlendirilmekte ve çeşitli kategorilere ayrılmaktadır[55]. TTK m.191’de düzenlenen denkleştirme akçesinin tespiti davasının hukuki niteliği hakkında ise kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Öğretide ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi davasının hukuki niteliğiyle ilgili farklı görüşler dile getirilmektedir.

Ortaklık hakları ve ortaklık payları, kanunun gerektirdiği şekilde korunmayan veya ayrılma akçesini uygun şekilde alamayan ortaklar, ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi davası ile uygun bir denkleştirme akçesinin saptanmasını talep edebileceklerdir. Her ne kadar kanunun lafzından, denkleştirme akçesinin yalnızca tespitinin yapılacağı sonucuna varılabilirse de, mahkeme birleşme sözleşmesini, bölünme ya da tür değiştirme sözleşmesini/planını inceleyerek uygun bir denkleştirme akçesinin ödenmesini de karara bağlayacaktır[56]. Bilindiği üzere, HMK’nun 105. Maddesinde düzenlenen “Eda Davası” yoluyla; mahkemeden, bir şeyi vermeye veya yapmaya veya yapmamaya karar verilmesi talep edilebilmektedir[57]. Bu açıdan bakıldığında ve yukarıda ayrıntılı şekilde izah edilenler göz önüne alındığında,  TTK m. 191 ile düzenlenen bu davada, yalnızca tespitle sınırlı kalınmayacak, ayrıca bu dava ile verilmesi gereken bir karşılığın da karara bağlanması söz konusu olacaktır. Bu kapsamda kanaatimizce, TTK m.191 hükmü kapsamında açılacak bir davanın HMK bağlamında bir eda davası olduğu sonucuna varılmaktadır[58].

Öğretide bir diğer görüş ise, TTK m.191 maddesinde yazılı davanın açılması ile    mahkemenin, birleşme sözleşmesine, bölünme ya da tür değiştirme sözleşmesine/planına müdahale etmesi gerekebileceği ve değişim oranının veya ayrılma akçesinin değiştirilmesinin söz konusu olabileceği gibi sebeplerle denkleştirme davasının inşaî dava olduğunu düşünmektedir[59]. Bilindiği üzere, HMK m.108’de düzenlenen “İnşaî Dava” yoluyla mahkemeden; yeni bir hukuki durumun yaratılması veya mevcut hukuki durumun içeriğinin değiştirilmesi ya da onun ortadan kaldırılması talep edilmektedir[60].

Kanaatimizce, denkleştirme akçesinin tespiti davasını inşaî dava olarak değerlendirmek, TTK m. 191. Maddesinin ilk fıkrasının lafzı ve gerekçesi itibariyle mümkün değildir. Madde hükmünde, açık şekilde davacının yalnızca denkleştirme akçesini talep edeceği düzenlenmiş durumdadır. Dolayısıyla söz konusu maddede, davacının bu dava ile kendisine tanınmayan ortaklık payı veya ortaklık haklarının aynen verilmesine yani, yenilik doğurucu bir talepte bulunmasına izin verilmemektedir. Aksi durumda, değiştirilen hukuki durumun, yapısal değişikliğin tescili ve ilanı gibi kanuni geçerlilik koşulları da olduğu düşünüldüğünde (TTK m.152, m.153, m. 154, m.179, m.189), yalnızca mahkeme eliyle yapısal değişikliklerin içeriğine müdahale edilmesinin mümkün olmayacağı açıktır. Başka bir deyişle, davacının bu davada yeni pay veya ortaklık haklarını talep etmesi söz konusu değildir. Davacı, TTK m. 191 de düzenlenen bu dava ile, korunmayan ortaklık payı ve ortaklık haklarının hakkaniyete uygun olarak belirlenmiş karşılığını talep edilebilecektir.

TTK m.191/2 düzenlemesi ve maddenin gerekçesi ile, denkleştirme akçesinin tespiti davasının hukuki niteliğine ilişkin olarak bir ‘’class action’’ yani sınıf davası niteliğinde olduğu açıkça ifade edilmiştir. Buna göre, aynı hukuki durumda bulunan ortaklar, ayrıca dava açmalarına gerek kalmaksızın, davacı ortakla ilgili karara dayanarak; denkleştirme akçesi talebinde bulunabilecektir[61].

 

SONUÇ

Anonim Şirketler, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız mal varlığı ile sorumlu bulunan tüzel kişiliklerdir. Anonim şirketlerde, şirketin mal varlığı pay sahiplerinin yani hissedarların değil şirketin bizzat kendisine ait olduğu konusunda tartışma bulunmamaktadır. Anonim şirkette pay sahipliği beraberinde hak sahipliğini de getirmektedir. Dolayısıyla anonim şirketler, ortaklık haklarının doğumunun payın oluşumuna bağlı olduğu, diğer bir ifadeyle payın doğumu ile ortaklık hakkının hayat bulduğu yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Anonim şirketler faaliyetlerine devam ederken farklı sebeplerle (büyümek, küçülmek, faaliyet alanlarını özgülemek gibi) aldıkları kararla yapısal değişikliklere uğrayabilirler. Bu tarz yapısal değişikliklerde şirket açısından en önemli husus şirket pay sahiplerinin yani ortaklarının sahip oldukları hakların, yapısal değişiklikten sonra da korunması durumudur.  Anonim şirket pay sahibi açısından mevcut şirketteki haklarının, yeni şirkette devam edip etmeyeceği hayati önem taşımaktadır. Pay sahibinin içinde bulunduğu bu durum, Türk Ticaret Kanunu 140  maddesinde,  pay sahipliğinin devamı ilkesi çerçevesinde şirket birleşmelerine,  devreden şirket pay sahibinin mevcut haklarının korunmasına dair hükümle çözüme kavuşturulmuştur.

Anonim şirket pay sahibinin haklarının devralan şirkette korunmaya devam etmesi bu kapsamda yasal bir zorunluluğa dönüşmüştür. Pay sahibinin önceki haklarının birleşme veya bölünme sonucu devralan şirkette korunmaması durumunda ise bu sefer karşımıza 6102 Sayılı Kanunda “Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi” başlığı altında düzenlenen TTK m. 191/1 maddesi çıkmakta ve pay sahibini haklarını korumaya almaktadır. Ortaklık payları ve ortaklık haklarının incelenmesi davası ya da daha çok bilinene adıyla “denkleştirme davası”  yapısal değişiklik öncesi pay sahibi olan ortağın birleşme ya da bölünme sonrası devralan şirkete ortak olmasının sağladığı ortaklık payı ve ortaklık haklarını korumaya yönelik bir dava olmakla,  yapısal değişiklik sonrası ortaklık payları ve ortaklık hakları ihlal edilen veya ortaklıktan çıkarılan ortağın kendisine ödenecek olan bedel  (ayrılma akçesi) hakkaniyete uygun belirlenmeyen her ortağın, bu ihlâl karşılığında kendisine ödenmek üzere belli miktarda denkleştirme akçesinin saptanmasını talep edebileceği bir davadır. Haklarının ihlal edildiğini düşünen her ortak Asliye Ticaret Mahkemesinde açacağı bu dava ile, yapısal değişiklikler esnasında, esas alınan değerleme yöntemleri ve belirlenmiş olan değişim oranlarının adil olup olmadığının incelenmesini, bazı payların veya ortaklık haklarının dikkate alınmamış olması halinde bu durumun tespitini ve olması gereken karşılığın, yani uygun bir denkleştirme akçesinin belirlenmesini ve aykırılıkların giderilmesini isteyebilir.

Denkleştirme davasında davacı taraf, ortaklık hak ve payları yeterince korunmamış veya ihlal edilmiş yapısal değişiklik öncesi şirketin ortağı olan pay sahipleridir. Devrolunan veya devralan şirket ortaklığı davacılık sıfatını etkilememekte, yapısal değişiklik sonrası ortak açısından hakkın ihlal edilmiş olması yeterli kabul edilmektedir. İntifa senedi sahiplerinin TTK m.191 kapsamında ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi davası açma hakkının bulunup bulunmadığı doktrinde tartışma konusu olmaktadır. İntifa senetleri menkul kıymet niteliğine haiz olmalarına rağmen sahibine pay sahipliği yani diğer anlamda ortaklık hakkı tanımamakta ve intifa senedi sahipleri ortakların kullandığı yetkileri kullanamamaktadır. Ayrıca kanun maddesinin lafzı incelendiğinde ve dava açma hakkının doğrudan ortaklara tanındığı göz önüne alındığında intifa senedi sahiplerinin denkleştirme davası açma diğer bir anlamda davacı sıfatını taşıma hakları bulunmamaktadır. Söz konusu davanın davalı tarafını ise somut olayın durumuna göre yapısal değişiklik neticesinde ortaya çıkacak yeni şirket veya şirketler olacağı açıktır.

Denkleştirme davası bir zarar tespiti veya tazmini davası olmadığı gibi ortaklık pay ve haklarının gereği gibi korunmadığı hallerde, ortaklık pay ve haklarının yeniden düzenlenmesinin mahkemeden talep edildiği bir dava da değildir. Söz konusu kanun maddesi ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının gereğince korunmadığı veya ayrılma akçesinin uygun belirlenmediği hallerde, denkleştirme akçesinin saptanmasını hakları ihlal edilen pay sahibinin mağduriyetini giderilmesini amaçlamaktadır. Mahkeme ortağın mağduriyetinin giderilmesi için yapısal değişiklik işlemine müdahale edemeyecektir.

Ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi ya da denkleştirme davasının sonuç kısmında yer alan talepler açısından bu davanın hukuki niteliği değerlendirildiğinde, söz konusu davanın bir “eda” yoksa “inşaî dava” mı olduğu konusunda tartışmalar bulunmaktadır. Mahkeme bu dava ile birleşme sözleşmesini, bölünme ya da tür değiştirme sözleşmesin inceleyerek uygun bir denkleştirme akçesinin tespitini ve ödenmesini de karara bağlayacak olup, bu açıdan bakıldığında HMK. 105 kapsamında eda davası olduğu konusunda şüphe bulunmamaktadır. HMK 108. Maddede düzenlenen “İnşaî Dava” da ise mahkemeden yeni bir hukuki durumun yaratılması veya mevcut hukuki durumun değiştirilmesi ya da onun ortadan kaldırılması talep edilmektedir. Denkleştirme davasının düzenlendiği TTK m. 191. Maddesinin ilk fıkrasının lafzı ve gerekçesi dikkate alındığında,  sadece denkleştirme akçesi talep edilebilecek olup,  bu davada yeni pay veya ortaklık hakları talep edilemeyeceğinden  söz konusu dava inşaî dava olarak nitelendirilemez.

Denkleştirme davası bir “sınıf” davası olması sebebiyle, mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde verilecek bir kabul kararı aynı durumda olan tüm ortakları etkileyecek ve bu ortaklar söz konusu mahkeme ilamına dayanarak denkleştirme akçesini talep edebileceklerdir.

BİBLİYOGRAFYA

 

AKUĞUR Mehmet, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, Vedat, İstanbul, 2005.

ALTAŞ Soner, Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirketler, Güncellenmiş 4. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2013.

ARICI, Mehmet Fatih, Alacak Hakkının Anonim Ortaklığa Sermaye Olarak Taahhüdü, Beta Yayıncılık, İstanbul 2003.

ARSLAN Ramazan/YILMAZ Ejder/AYVAZ Sema, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 2.Baskı, Ankara 2016.

AYDIN, İmran, Ticaret Şirketlerinde Tür Değiştirme, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2019.

AYHAN Rıza/ ÇAĞLAR Hayrettin/ ÖZDAMAR Mehmet, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 5.Baskı, Yetkin Yayınevi, Ankara 2023.

ÇATALKAYA, Ekrem, ‘’Birleşme ve Devralmalarda Dava Hakkı’’, Hukuk ve İktisat Araştırmaları Dergisi, Cilt: 12 No: 1 Yıl: 2020, s.23-36.

ÇEBİ Hakan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’na Göre Anonim Ortaklıkların Bölünmesi, 1. Baskı, Seçkin Yayıncılık, İstanbul 2010.

COŞTAN, Hülya, Anonim Ortaklıklarda Bölünme, Turhan, Ankara, 2003.

DEMİR, Koray, Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine Göre Şirketlerin Bölünmesi, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2017

HELVACI, Anonim Ortaklıkların Bölünmesi, Beta, 1.Bası, 2004, İstanbul.

İPEKEL KAYALI,Ferna, Türk Ticaret Kanununa Göre Sermaye Ortaklıklarının Bölünmesi, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2020.

İPEKEL KAYALI,Ferna, Türk Ticaret Kanunu’na Göre Birleşmeler, (Birleşme)On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2014.

KARAHAN, Sami Anonim Ortaklıklarda İmtiyazlı Paylar ve İmtiyazların Korunması,Kazancı Kitap, İstanbul 1991.

KENDİGELEN, Abuzer, Anonim Ortaklık Payı Üzerinde İntifa Hakkı, Konusu, Kurulması, Kapsamı, Sona Ermesi, (“İntifa Hakkı”), Beta Yayınları, İstanbul 1994.

KENDİGELEN, Abuzer, Türk Ticaret Kanunu Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tespitler, Değişiklikler İşlenmiş ve Güncellenmiş 2. Bası, İstanbul 2012.

KOŞER, NİHAL, ‘’6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Uyarınca Birleşmede Ayrılma Akçesi’’ Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, TAAD, Yıl:9, Sayı:34, Nisan 2018.

POROY, Reha/TEKİNALP, Ünal/ÇAMOĞLU, Ersin, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2009.

PULAŞLI Hasan, Şirketler Hukuku Genel Esaslar,3.Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2015.

PULAŞLI,, Hasan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Birleşmenin Temel Nitelikleri, Prof. Hüseyin Hatemi’ye Armağan, C.II, İstanbul 2009.

SEVİ, Ali Murat, Anonim Ortaklıkta Payın Devri, Seçkin Yayıncılık, 4. Baskı, Ankara 2018.

ŞAHİN, Murat., Ticaret Şirketlerinin Birleşmesinde Denkleştirme Davası; Devam Eden Tartışmalar, Tespitler ve Öneriler, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 16, Sayı: 199, Mart 2021, Sayfa: 575-607

ŞENER Oruç Hami, Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku Ders Kitabı, 5. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2022.

TEKİNALP Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku Anonim Limited Ortaklıklar, Tek Kişi Ortaklığı, Birleşme, Bölünme, Tür Değişimi, (Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku), 5. Baskı, Vedat Kitapçılık, İstanbul,2022.

TÜRK, Hikmet Sami, ‘’Şirketlerin Bölünmesi (Ayrılması)’’, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sermaye Piyasası Özel İhtisas Komisyonu’na sunulan yayımlanmamış inceleme (TOBB),

ÖZATLAN, Yurdal, ‘’Anonim Şirket Birleşmelerinde Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi Davası’’,( İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü), İstanbul, 2012.

ÖZTÜRK ALMAÇ, Tuğçe, ‘’Ticaret Şirketlerinin Birleşmesinde Ortaklık Haklarının Devamlılığı İlkesi’’, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, KTO Karatay Üniversitesi), Konya 2018.

PEKCANITEZ Hakan/ ÖZEKES, Muhammet/ ATALAY, Oğuz, Medeni Usul Hukuku, Ankara 2015.

YASAMAN, Hamdi, ‘’Şirketlerin Birleşme ve Bölünmeleri’’, Ünal Tekinalp’e Armağan, C:I,İstanbul, 2003.

YASAMAN, Hamdi, Anonim Ortaklıkların Birleşmesi, Ankara 1987.

 

[1]AYHAN, Rıza/ ÇAĞLAR, Hayrettin/ ÖZDAMAR,Mehmet, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Yetkin Yayınları, 5.Baskı, Ankara 2023, s.309., TEKİNALP Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku Anonim Limited Ortaklıklar, Tek Kişi Ortaklığı, Birleşme, Bölünme, Tür Değişimi, (Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku), 5. Baskı, İstanbul,2022, s.758; PULAŞLI Hasan, Şirketler Hukuku Genel Esaslar,3.Baskı, Ankara 2015, s.s.523

[2]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, s.310.

[3]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR.310, PULAŞLI, s.524., KENDİGELEN, Abuzer, Anonim Ortaklık Payı Üzerinde İntifa Hakkı, Konusu, Kurulması, Kapsamı, Sona Ermesi, (“İntifa Hakkı”), Beta Yayınları, İstanbul 1994, s.6-12; KARAHAN, Sami, Anonim Ortaklıklarda İmtiyazlı Paylar ve İmtiyazların Korunması, Kazancı Kitap, İstanbul 1991, s.2-4.

[4]PULAŞLI, s.524,

[5]PULAŞLI, s.524, s. AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, s.310.,ARICI, Mehmet Fatih, Alacak Hakkının Anonim Ortaklığa Sermaye Olarak Taahhüdü, Beta Yayıncılık, İstanbul 2003, s.5-9.

[6]PULAŞLI, s.523,

[7] ÖZATLAN, Yurdal,‘’Anonim Şirket Birleşmelerinde Ortaklık Paylarının ve Ortaklık Haklarının İncelenmesi Davası’’,( İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü), İstanbul, 2012, s.28.

[8]PULAŞI, s.524, s.ÖZATLAN, s.29.

[9]SEVİ, Ali Murat, Anonim Ortaklıkta Payın Devri, Seçkin Yayıncılık, 4. Baskı, Ankara 2018, s.28-29.AYHAN/ÇAĞLAR/ÖZDAMAR, s.311.

[10]PULAŞLI, s.525.

[11]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, s.311

[12]KENDİGELEN, (İntifa Hakkı), s.6-12.

[13]TEKİNALP, s.414, AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, s.311, PULAŞLI, s.525

[14]PULAŞI, s.525.

[15]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, s.311.

[16]ALTAŞ Soner, Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirketler, Güncellenmiş 4. Baskı, Ankara, 2013, s.289.AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, s.320, ÖZATLAN, s.30.

[17]PULAŞLI, s.524

[18] 486. Madde gerekçesi.

[19]ÖZATLAN, s.33.

[20]KENDİGELEN, (İntifa Hakkı), s.123-124.,

[21]PULAŞLI,, Hasan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Birleşmenin Temel Nitelikleri, Prof. Hüseyin Hatemi’ye Armağan, C.II, İstanbul 2009, s.1333 (Birleşmenin Temel Nitelikleri), TEKİNALP, s.706.

[22]TEKİNALP, s.706, ÖZTÜRK ALMAÇ, Tuğçe, ‘’Ticaret Şirketlerinin Birleşmesinde Ortaklık Haklarının Devamlılığı İlkesi’’, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, KTO Karatay Üniversitesi), Konya 2018. S.52.

[23] 140. Maddenin Gerekçesi.

[24]TEKİNALP, s.706,

[25]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR,, s.448.

[26]YASAMAN, Hamdi, Anonim Ortaklıkların Birleşmesi, Ankara 1987, s.111, KOŞER, NİHAL, ‘’6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Uyarınca Birleşmede Ayrılma Akçesi’’ Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, TAAD, Yıl:9, Sayı:34, Nisan 2018., PULAŞLI, s.

[27]PULAŞLI, pay sahipliğinin devamlılığı ilkesinin üç istisnası bulunduğunu belirtmiştir. Yazara göre bunlardan ilki TTK m. 140/2’de düzenlenen denkleştirme ödemesi, ikincisi TTK m. 141’de düzenlenen ayrılma akçesi, üçüncüsü ise TTK m. 140/5’de öngörülen intifa senetlerinin satın alınmasıdır; PULAŞLI, s. 76-77.

[28]Denkleştirme davasına yönelik gerekçe 192. madde gerekçesinde yer almaktadır.

[29]PULAŞLI, s.147.

[30]ŞAHİN, Murat,,Ticaret Şirketlerinin Birleşmesinde Denkleştirme Davası; Devam Eden Tartışmalar, Tespitler ve Öneriler, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 16, Sayı: 199, Mart 2021, Sayfa: 577.

[31] TTK m. 191/I madde gerekçesi, ÇATALKAYA, Ekrem, ‘’Birleşme ve Devralmalarda Dava Hakkı’’, Hukuk ve İktisat Araştırmaları Dergisi, Cilt: 12 No: 1 Yıl: 2020, s.25., PULAŞLI, s.147, ÖZATLAN, s.145.

[32]İPEKEL KAYALI,Ferna, Türk Ticaret Kanununa Göre Sermaye Ortaklıklarının Bölünmesi, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2020 s.237., ŞAHİN, s.578, ÖZATLAN, s.151

[33]ARSLAN Ramazan/YILMAZ Ejder/AYVAZ Sema, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 2.Baskı, Ankara 2016, s.

[34]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, s.498.

[35]PULAŞLI, s.147.

[36]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, s.498.

[37]ÖZTÜRK ALMAÇ, s.92.

[38]ÇEBİ, Hakan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Anonim Ortaklıkların Bölünmesi, İstanbul 2010, s.288.

[39]İPEKEL KAYALI, s.238, ŞAHİN, s.590.

[40]POROY, Reha/TEKİNALP, Ünal/ÇAMOĞLU, Ersin, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2009, N.1214.

[41]TEKİNALP /POROY/ÇAMOĞLU, Ortaklıklar N.1241

[42]‘‘Devralan şirket, devrolunan şirketin intifa senedi sahiplerine, eş değerli haklar tanımak veya intifa senetlerini, birleşme sözleşmesinin yapıldığı tarihteki gerçek değeriyle satın almak zorundadır.’’

[43]İPEKEL KAYALI,Ferna, Türk Ticaret Kanunu’na Göre Birleşmeler, (Birleşme)On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2014, s.277., ÖZATLAN, s.186, ÖZTÜRK ALMAÇ, s.94. n

[44] ŞAHİN, s.591.

[45] Karşı görüşte ÇOŞTAN; TTK m.140 ortaklık paylarının ve haklarının korunması başlığını taşımakta olup, bu madde kapsamında intifa senedi sahiplerinin haklarının korunduğuna dikkat çekmekte ve yorum yoluyla ortaklara tanınan dava hakkının intifa senedi sahiplerine de tanınması gerektiğini savunmaktadır. COŞTAN, Hülya, Anonim Ortaklıklarda Bölünme, Turhan, Ankara, 2003, s.422-426.

[46]Karşı görüşte TEKİNALP; denkleştirme davasını ancak birleşme sözleşmesine olumsuz oy kullanan ortağın olumsuz oyunu tutanağa geçirmiş olmak şartıyla denkleştirme davası açabileceğini, olumlu oy kullanan ortağın denkleştirme davası açmasının genel hukuk ilkelerine aykırı olacağı görüşündedir. TEKİNALP, s.417.

[47]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, s.498.

[48]TEKİNALP, s.417.

[49]ÖZATLAN, s.176, ŞAHİN, s.580, AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, 497., DEMİR, Koray, Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine Göre Şirketlerin Bölünmesi, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2017, s.186., AYDIN, İmran, Ticaret Şirketlerinde Tür Değiştirme, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2019, s.134.

[50]İPEKEL KAYALI, (Birleşme),s.276 vd., ÖZTÜRK ALMAÇ, s.91.

[51]İPEKEL KAYALI, s.239. TEKİNALP; bu sonucun doğabilmesi için bu davanın TTK m. 192’ de yer alan iptal davası ile beraber açılması gerektiğini belirtmektedir. TEKİNALP, s.415.

[52]TEKİNALP, s.418.

[53]PULAŞLI, s.147.

[54]PULAŞLI, s.148, TEKİNALP, s.418.

[55]PEKCANITEZ Hakan/ ÖZEKES, Muhammet/ ATALAY, Oğuz, Medeni Usul Hukuku, Ankara 2015, s.260.

[56]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, 497.

[57] ARSLAN/YILMAZ/AYVAZ, s.250.

[58]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, 497., ÖZATLAN, s.167-168, ŞAHİN, s.582, AKSOY Kemalettin, ‘’6102 Sayılı TTK’ya Göre Anonim Şirket Birleşme Kararlarının İptali’’, (Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), 2018, s.212.

[59]TEKİNALP, s.414-415., İPEKEL KAYALI, s.239.

[60] ARSLAN/YILMAZ/AYVAZ, s.251.

[61]AYHAN/ÇAĞLAR/ ÖZDAMAR, 498, PULAŞLI, s.147.

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız